Bir karşım var sende,
İçinde ne rüzgardan, ne sudan aşınmış taşlar var, derinlerde;
Ama tuzla buz olmuşlar var üzerlerinde;
İçi zengin;
Kullanmayı bilene;
Sonra bu katman katman toprağın üzerinde soğuk esen rüzgarların var
Seni yerkürenin bir şey dışındaki geri kalan herşeyiymiş gibi tasvir ettim işte
Ansızın aklıma geldi.
Şimdi sen de harcım toprak deyince cuk oturdu...
Sonra düşündüm ki
Ki bu düşünme saniyenin kaçta kaçı idi bilemiyorum, ama göreceliydi
Bir "an" ama bir yaşam vardı sanki,
O 60 milyonda birin yine bilmem kaçta kaçında sakin bir düşünce geçti,
Ve tamamen senin yansımanmış gibi
Tüm yaşamsal faaliyetlerini, tüm hareketlerini yavaş ve yoğun algıladım
Ama ne can sıkıcı, ne bunaltıcı ne de korkutucu bir şey vardı bunda.
Sendeki bu karışımın getirileriydi bunlar
Zenginlik, bolluk
Karışıklık, iç içe geçmişlik
Ama karmaşıklık değil;
Herşey olması gerektiği yerde, miktarda
Ölçün doğanın ölçüleriyle dengeli;
Ancak
Tüm işler yolunda gibi gözükse de
Bir eksiklik gördüm
Tüm bu dengenin arasında bir boşluk
Döngülerini sağlayacak her şeyin varmış gibi aslında
Güneş ve su kendilerini sana vermişler,
Yalnızca bir şey işte...
Arkası gelmeden önce söyle bakalım, acaba kendini benim seni gördüğüm gibi görebildin mi?
Sence bir eksiğin var mı
Varsa nerede?
"Eksik gerçekse orada bir yerlerde
Kesin yerde
Yeryüzünde.
Değil.
Artık değil.
Bilemem."
Birşey eksikse, ve benim bulmam gerekecekse:
Acı.
Ben kendi adıma onu buldum, zaten baştan beri eksik yaptım"
Bir yanıyla doğru evet,
Ama bir yanıyla değli,
Sanıyor musun ki yeryüzünde herşey güllük gülistanlık?
Seni toprağın yerine koyarken, aslında o acıyı da beraberinde koydum ben,
Doğum ve ölüm en başta...
Ya da eller ve makineler yerle bir etmez mi seni
Bunların hepsi acı.
"Mutlu olmak salt acı benim için,
Acısı yoksa aşk yok
Aşk yoksa da boşuna bunlar
Elektirik, su faturaları ödemek, yaşamak boşuna..."
Tezatların var işte içinde,
Hepsini barındırıyorsun
Hepimiz gibi...
"Bir gün gelir
Diğer güne sorar
Kim kime doğuyor diye
Bu gerçektir
Ve çirkini ezer güzellik çoğu zaman
Bizim acısız hayat kaçışlarımız var.
Aşkın olanda bu his var
Çünkü yakıtıdır aşkınlığın bu.
Ve yakıt yoksa yol da yoktur
Yol yoksa hedef...
Hedefimiz yol olur sonra fark etmeden...
Bu da acıyı bıraktığımız yere gidip almak zorunlulugudur.
O acıyı alırız yoğun olarak biz.
Zamanında yavaş yavaş alıp yaşamak varken yapmaz,
Zor olana doğru adım atarız.
Benim için yakıtın bittiği yerdedir acı...
Nankör insanoğlunun basit ve bencil acısı..."
.............
Zihnimin iki yarısı ölçüsüz konuşuyor,
Ölçüsüz saçmalıyorlar işte kimi zaman.
Hangisi gerçek ben, hangisi olması gereken bilinmeden...
Ne bir ilaç, ne bir zehir bendeki..
Kafadaki dumanların sebebi
Yalnızca dağların yüksekliği.
12.02.2010
No hay comentarios:
Publicar un comentario